Kırım, Osmanlı, Hilafet...

25 Ağustos 2012 Cumartesi0 yorum

Gelenksel olarak , sıradan bir Kırım Tatarının Türkiye'ye yönelik birinci derece ilgisi dini açıdandı ki, zaten kendi kimliği de asli olarak dini mensubiyeti itibarıyla belirlenmekteydi. Hiç şüphesiz ki Hilafet merkezi olmak sıfatıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun onun için belirli bir mistik önemi vardı. Rus hakimiyetinin ilk yüzyılı boyunca Kırımlılar kendilerini bu yabancı idareye ve topluma karşı fiilen tecrid etmişlerdi. Bu ortamda pek çok Kırım Tatarı için yegane "dış dünya" Türkiye'ydi (Ne var ki, büyük çoğunluk için Türkiye gidip gelinen değil, sadece gidilen , yani göç edilen yerdi.).

Şurası ilginçtir ki, Osmanlılar Hilafet'in siyasi, hatta dini açıdan ekstrateritoryal otoritesini 1774'de Kırım Hanlığı'nın Osmanlı himayesinden çıkmasıyla birlikte vurgulamaya başlamışlardı. O gün için bunun amacı Padişah'ın Kırım'daki nüfusunun fiilen devamına diplomatik ve manevi meşruiyet getirebilmekti ve bu Küçük Kaynarca Antlaşması'nda zikredilmişti. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti gerek sınırları dışındaki İslam alemine yönelik politikalarında, gerekse Avrupalı Büyük Devletler'e karşı diplomatik manevralarında Hilafet'in  (ve burdan yola çıkarak siyasi) nüfuzunu giderek artan ölçüde hatırlatacak ve kullanacaktır.

Kırım Tatarlarında Millî Kimlik ve Millî Hareketler (1905-1916) , Hakan KIRIMLI
Share this article :
 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. Bulğaristan Qırımtatar Diasporası - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger